Bir önceki gün Silivri Muhtarlar Dernek Başkanı Muharrem Eren telefonla aradı ve “İrfan Abi kusura bakma seni severim ama Ahmet bana hakaret içeren bir köşe yazısı yazmış, biz dostuz nasıl yaparsınız bunu bana” dedi. Ahmet benim oğlum, Silivri bölgesi sorumlusu hatta gazetemizin genel koordinatörü…
Benim köşe yazılarına müdahale etmek gibi bir huyum yok, gazetemizde köşe yazısı yazan bunu çok iyi bilir. Bende her okur gibi köşe yazılarını bir sonra ki gün gazeteden okurum yani sizler gibiyim…
Muhtar Muharrem Eren’in yakınmasından sonra Oğlum Ahmet’in köşe yazısını okudum ve içerik olarak öyle abartılacak kadar sert bir eleştiri olmamış. Olmamış ama Sayın Eren sadece benim dosttum olması hasebiyle fazla duygusal davranmış tepkisi bundan.
Muharrem benim çok yakın arkadaşım, öyle arkadaşız ki varlığımızı yokluğumuzu, acımızı, sıkıntımızı paylaşacak kadar dostuz. Bu dostluk iki satır yazı ile bitmez çünkü her şeyin derleyicisi toparlayıcısı yine bizleriz. Zaten kendisi söylüyor ve bizde bunu çok net biliyoruz, Muharrem Eren AK Partili. Bir muhtar olarak hatta muhtarlar derneği başkanı olarak “Doğru mu?” derseniz kesinlikle doğru değil. Elbette herkesin bir siyasi görüşü olacak olmalı da lakin bir muhtarın ve bir dernek başkanının böyle ulu orta taraf olması hem sakıncalı hem de hiç etik değil.
Ahmet Ermiş’in yazısında konu ettiği hadiseleri ben görseydim, çokta mevzu etmezdim çünkü öyle bir takıntım yok, her kul gibi Muhtar Eren’de siyasi tarafını belli etmiş ve orada bulunan AKP heyetine yağlı ballı teşekkür etmiş. Ben olsaydım sadece güler geçerdim lakin Ahmet genç olduğu için ona böyle durumlar abes gelmiş ve yazmış abartılacak bir durum yok anlayacağınız.
Melis Avcı’nın biraları!
Dün sabah uyanır uyanmaz Melis Avcı aradı. Hani şu bizim Silivri’nin basından sorumlu genç yani “Danışman” sıfatlı kardeşimiz. Melis benim evladım gibi, kardeşim gibi ama zaman zaman haddini de aşsa ona bir türlü kızamıyorum. Ben 30 yıllık muhabirim gün oluyor ki Melis bana gazetecilik dersi verecek kadar ileri gidebiliyor ve heyecanını bildiğim için kızmıyorum ve sadece başkanını koruma duygusundan dolayı hatta takdir bile ediyorum.
Dün beni bir hışımla aradı ve “Abi bu nasıl bir gazetecilik ve Alparslan böyle bir haberi nasıl yapar?” dedi. “Okudun mu haberi?” diye sorduğunda bende zaten söz konusu haberi okuyordum hatta tam o anda oğlum Efes Pilsen’in sponsor olduğunu ne biliyorsun? Dediğimde Alparslan, “Bana belediyeden gelen bültende kendileri belirtmişler” diye söyledi ve bülteni okudum aynen doğru.
Belediye bir kamu kurumu, belediyenin öncelikli görevlerinden birisi de ilçede ki ya da ilinde ki çocuk hatta aile bireylerini alkolden uyuşturucudan korumaktır. Pikniğe gidenler belediye çalışanı olabilir ama bültende aynen ifade edildiği gibi bine yakın personel çoluk çocuk gitmişler ve Efes Pilsen orada bira dağıtmış bunun karşılığı Türk Ceza Kanunlarında suçtur, bunu çok fazla dillendirdiğimizde belediye bundan ciddi yara alır. Ama biz bu konuyu burada bitirdik, ileriye gitmemiz benimde sevdiğim saygı duyduğum, son iki buçuk yıldır hizmetlerini öve öve bitiremediğim Özcan Işıklar’a zarar verir. Bu yazıyı da niye kaleme aldım çünkü Melis Kardeşim bana sabah sabah gazetecilik dersi verdi belki benim bilmediğim başka bir gazetecilik türü vardır ve en azından yazımı okuyan Melis gibi “Usta” gazeteciler bana cevap verirde bende gazeteciliği öğrenmiş olurum…